Otelimiz, adını Türk Edebiyatının en büyük ustalarından birisi olan Atilla İlhan Üstadın ‘Pia’ adlı şiirinden almıştır.
Şairin şiire ilham olan duyguları, şiirin içeriği ve öyküsünden etkilendiğimiz bu eseri yaşatmak ve insanlara tanıtımında küçük bir katkıda bulunmak amacıyla otelimizin adı ‘Pia Hotel’ olmuştur. Yörenin, mitolojide Kimera olarak anılması, İngilizcesi ‘Chimera’ olan adının da ismimizin başına eklenmesi gereğini de doğurmuştur.
İşte ‘Chimera Pia Hotel’ böyle doğmuştur.
Benzersiz Pia öyküsü
Atilla İlhan bir gün Kadıköy Rıhtım’da otururken, yabancı plakalı bir nakliye aracı görür. Nakliye aracının üstünde, ” Pakistan International Airlines ” yazıyordur. Usta bu nakliye aracını hayalindeki kadına benzetir. O beklenen kadını belki görmüştür, ama bu araç gibi hızla yanından geçip gitmiş, farkında olmamıştır. Nakliye aracının üstündeki yazının baş harflerinin birleştirerek ‘ Pia ‘ ismini oluşturur.
Bir gün ‘Pia’ sorulur Usta’ya: kimdir bu ‘Pia? ” Belki de aslında Pia; O, hiç olmayan kadın, aklımda kalanlar, imkânsız aşkların kadını. Yaşanmış aşklar kalmıyor, bitiriyorsunuz karşılıklı. Hatırlanan, askıda kalmış aşklar. Ama Pia aşkı; yaşanmışlık olmadığı için, hiç bitmiyor.” diyor.
Hani İlhan’ın “ne kadınlar sevdim zaten yoktular” dediği kadınlardan. . Pia anımsanan, askıda kalan aşkların bir simgesidir. Belki yabancı bir ülkededir. Hiç tanımaz O’nu. O kadının elini tutmak için neyini vermezdi ki?
Atilla İlhan, Pia’yı yitirmeyi göze alamıyor. Bulsa yitirebilir ve yitirmek, ölmek demektir. Yitirmemek için bulmak istemiyor. Olmayan bir kadını, bir kadında bütün aşklarının toplamını seviyor.
Eksikli ölüşü, belki de bundandır.
Herkesin böyle bir hikâyesi ve Pia’ sı vardır.
Pia’nızı bulmanız dileğiyle..
Pia
ne olur kim olduğunu bilsem Pia’nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
O başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar Pia’yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldız basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim
ben bir şehre geldiğim vakit
O başka bir şehre gitmese
Singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam Pia’nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem Pia’nın
ölsem eksiksiz ölürdüm
Attila İLHAN